G-4SVPJCLT0J
Bozkurt, KKTC´de 1 sene Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı sonra terfi ederek 1 sene de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı yaptı. Kendi isteği ile geçen sene istifa ederek emekliye ayrıldı. Kıbrıs´ın unutturulduğu bugünlerde adada olup bitenlerle ilgili çok önemli şeyler anlattı. Laf lafı açtı konu o geceye geldi. 15 Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı o gece de KKTC´de neler olmuştu? Bugüne kadar bu konuda hiç bir şey yazılıp çizilmedi. Bozkurt´un tarihe ışık tutacak açıklamalarını noktasına virgülüne dokunmadan vereceğim. Yazı günüm olan Salı günü de ilgiyle okuyacağınız diğer kısımları aktaracağım.
O gece Kuvvet´de neler oldu?
"Şimdi o gece topçu alayında sancak devir teslim töreni vardı. Töreni bitirdik, kokteyl faslı vardı. Kokteylde bitti ama saat 21.30´u geçiyordu Konuta geldim. Türkiye´den kız damat falan gelmişti. Üzerimi değiştirdim, onlarla oturdum. Türkiye´den öbür kızım aradı. Ankara Hukuk da okuyan kızım var. ´Baba uçaklar alçaktan uçuyor silah sesleri geliyor. Ankara´da anormal bir durum mu var. Bir şey mi oluyor´ dedi. ´Kızım bir şey olsa benim haberim olur. Bir yanlışın olmasın´ dedim. ´Yok ya! Dışarıda uçaklar çok alçaktan falan uçuyor´ dedi. ´Yok kızım bir yanlışın falan vardır. Bir terörist saldırır falan olabilir. Onun için, helikopterleri, izlemek için polis kaldırmış olabilir´ dedim. Neyse kapattı çocuk. 5-6 dakika sonra gene aradı. ´Ya baba uçaktan ateş ediyorlar. Burada bir şey var ben ne yapayım´ dedi. ´Dur kızım ben sorayım´ dedim. Kara Kuvvetleri harekat merkezini aradım. Bir Yarbay çıktı ismini hatırlamıyorum. ´Oğlum, Genelkurmay, Devlet mahallesi bulunduğu yerden silah sesleri falan geliyormuş. Anormal bir durum mu var? Terör saldırısı falan mı var?´ dedim. ´Yok komutanım, öyle bir şey yok. Bize herhangi bir ihbar gelmedi´ dedi. Meğerse o sırada ora ele geçirilmiş o adam da darbecilerin bir elemanıymış. Ben kendimi tanıttığım için bana herhangi bir şey söylemiyor. Ondan sana geri döndüm; ´kızım, bir şey gelmiyor´ dedim. ´Ne gelmemesi!.. Ben gözümle görüyorum helikopterlerden ateşler açılıyor´ dedi. O sırada televizyonu bir açtım. Boğaz trafiği durmuş... Köprüde askeri araçlar, askerler... Tam o sırada benim Kıbrıs´taki Kurmay Başkanım telefon açtı. ´Komutanım sıkıyönetim ilan edilmiş. Bizim harekat merkezinden aradılar. Mesajlar geliyormuş ben oraya geçiyorum´ dedi. ´Oğlum ne sıkıyönetimi?´ dedim. ´Komutanım ben de bilmiyorum. Ben de konutumdayım´ dedi. Zaten bu konuşmayı yaptığımız saat 22.30´dan sonra... ´Ben şimdi gidip bakacağım´ dedi. ´Tamam ben de üstümü giyeniyim geliyorum´ dedim. Gittik makama başkan elinde tomar tomar mesajlarla beni bekliyor. ´Getir bakayım´ dedim. Bir baktım, aynen 12 Eylül bildirisi gibi -Kenan Evren okudu ya- bir bildiri yarısına geldim hemen hemen kopya edilmiş. En arka sayfayı bir açtım, mesajı kaleme alan o zaman General- Amiral şube müdürü vardı Cemil Turhan, altında da Mehmet Partigöç mesaja müsaade eden. İmza grubuna baktım bildirinin, Genelkurmay Başkanı´nın ismi yok. Yurtta Sulh konseyi... ´Başkan bu işte bir absürtlük var. Sen bana bir de diğer mesajları ver´ dedim. ´Komutanım şu da görevlendirme listesi´ dedi. Ne görevlendirme listesi? General, Amiral... Şöyle bir baktım; Genelkurmay Başkanı´nın karşısı boş. Jandarma Genel Komutanı ve 2 ordu komutanı hariç diğerlerinin hepsinin karşısı boş. Bazı Generaller Kara Kuvvetleri Komutanlığı´nın emrine alınmış. En dikkat çekici bölümde, Tuğgeneral rütbesindeki subaylar Korgeneral veya Orgeneral rütbelerinin olduğu makamlara görevlendirilmiş. Yani, bir Tuğgeneralin bir Korgeneralin, Orgeneralin yerine görevlendirilmesi normal mi? Baktım onu görünce ´başkan, bu bambaşka bir iş´ dedim...
Rum baskınına karşı nasıl önlem alındı?
´Sen şunu yap´ dedim; Hareket merkezine git orayı bir iki kişi ile güçlendir... Bizim temas hattı var. Rumlarla temas hattındaki bölük seviyesindeki komutanlar kendi birliklerinin başına gitsinler. Karşı tarafı tahrik etmeyecek şekilde gözetleme faaliyetlerini arttırsınlar. Baskınla karşı karşıya kalmayalım...
´Bunun dışında sende bu işe hiç karışma, ben tümen komutanlarıyla bizzat kendim halledeceğim´ dedim. Açtım tümen komutanlarına , ´bu mesajların hepsi abuk sabuk şeyler, işler. Kesinlikle bunlara işlem yapılmayacak. Yalnız temas hattına bütün dikkatinizi verin. Temas hattındaki birlik komutanları gözetleme faaliyetlerini arttırsınlar. Sakın baskın yemeyin´ dedim.
İngiliz komutanın paniği
Bu arada, İngiliz üsleri komutanı Tümgeneral var. Beni telefonla arıyor, mesaj atıyor, ´İlyas bizim için sıkıntılı durum var mı´, onlarda kendisinden korkuyor. Sonra ona mesaj attım , ´yok, sizi ilgilendiren adayı ilgilendiren herhangi bir durum yok. Ada da faaliyetler eskiden olduğu gibi devam edecektir. Endişe edecek bir konu yok. Rahat olun´ dedim.
Mustafa Akıncı´yı rahatlatan telefon
Ondan sonra Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile bir görüşmemiz oldu. ´Komutan bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz ?´ dedi. ´Sayın Cumhurbaşkanım, bu 3-5 kendini bilmez çapulcunun bir hezeyanı. Bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Tabanları da yok. 2-3 saat içerisinde bunlar zaten elemine edilir. Türkiye´ye yönelik bir tehdit oluşturamazlar´ dedim. Ondan sonra Cumhurbaşkanı, cesaret alarak Türkiye televizyonlarına bağlandı. ´Biz antidemokratik yöntemleri tasvip etmiyoruz. İktidarlar demokraside seçimlerle el değiştirmeli. Kıbrıs´ta güvenlik kuvvetlerimiz barış kuvvetlerimiz provokasyonlara karşı (Rumlardan gelebilecek) gerekli tedbirleri alıyoruz´ mealinde bir açıklama yaptı.
O gece,FETÖ´cü kalkışma olduğunu anladınız mı?
Şöyle; FETÖ´cü ismini koyamadım. Çünkü, O zaman FETÖ´cü olayını falan bilmiyordum. Yalnız şöyle bir şey oluştu bende, his oluştu. Nisan ayında FETÖ Savar diye bir internet sitesi açıldı. O sitede FETÖ´cü olmakla suçlanan bir sürü isimler vardı. Listeye baktığımda o isimlerle yüzde 80-85 oranında çakışmalar vardı. O zaman içimde böyle bir his oluştu. Dedim ki, bunun altından FETÖ parmağı çıkabilir. FETÖ Savar sitesindeki isimlerle bu görevlendirme listesinde önemli konumlara getirilen isimler arasında büyük benzerlik vardı. "
Ahmet Takan / Yneiçağ