Fethullah Gülen cemaatiyle AKP hükümeti arasında 2007'de kurulmuş
gibi gözüken ittifakta birçok kırılma noktasına tanık olmuştuk. Bunların
ilk akla gelenleri çYDD Başkanı Prof. Türkan Saylan'ın evinin Ergenekon
soruşturması kapsamında polis tarafından basılması (13 Nisan 2009);
Mavi Marmara olayının (31 Mayıs 2010) ardından Gülen'in Wall Street
Journal'a mülakat vererek İsrail yanlısı pozisyon alması; gazeteciler
Ahmet Şık ile Nedim Şener'in Odatv soruşturması kapsamında
tutuklanmaları (3 Mart 2011); Prof. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp
Zarakolu'nun KCK soruşturması kapsamında tutuklanmaları (28 Ekim 2011)
ve nihayet MİT Müsteşarı Hakan Fidan başta olmak üzere eski ve görevdeki
bazı MİT yöneticilerinin PKK ile Oslo görüşmelerini yürüttükleri için
özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya tarafından ifadeye çağırılması (7
Şubat 2012).
Zincirin son halkası
Dün bu zincire
yepyeni bir halka daha eklendi. Cemaat ile hükümet arasındaki meydan
muharebesinin biraz diner gibi gözüktüğü bir ortamda, ilk olarak önceki
gün İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, oldukça kapsamlı ve Başbakan
Erdoğan'ı da doğrudan eleştiren bir açıklamayla AKP'den istifa etti.
Başbakan'ın verdiği tepkiden, bu istifadan son derece rahatsız olduğu
anlaşılıyor.
Erdoğan, dün İstanbul'da düzenlenen yolsuzluk
operasyonuna doğrudan bir tepki vermedi ancak Konya'da çok öfkeli bir
konuşma yaptı. Onun Arkasına karanlık odakları alanlar, çeteleri
alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Arkasına sermayenin medyanın
gücünü alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Türkiye içinde ve dışında
birtakım karanlık çevreleri alanlar istikametiyle oynayamazlar.
Ayarlarını değiştiremezler. Türkiye, üzerinde operasyon yapılacak,
ameliyat yapılacak bir ülke değildir. AK Parti iktidarı buna izin
vermez sözlerinin muhatabının doğrudan Gülen cemaati olduğuna,
dolayısıyla MİT krizine benzer, yer yer ondan daha ciddi bir krizin söz
konusu olduğuna inanıyorum.
Neden böyle düşündüğümü, operasyondan birkaç saat sonra kaleme aldığım Kim daha çok kaybedecek? (http://www.rusencakir.com/Kim-daha-cok-kaybedecek/2336) başlıklı yazıda ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalıştım.
Cemaatin tepkisi
Cemaate
gelince... Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce dün Twitter üzerinden
Devam eden operasyonu, Hizmet hareketini adres göstererek hedef
saptırma gayretleri var. Yargı ve emniyette tasfiye edildikleri bangır
bangır söylenen insanlar, cumhuriyet tarihinin en derin operasyonuna
nasıl imza atıyor? Bu operasyon, devlet operasyonudur. Hangi devlet diye
sormak yerine Gezi olaylarından beri olan bitene bakılsın... diyerek
olayın cemaatle alakası olmadığını savundu. Onun dışında cemaat ile
organik ilişkisi olduğunu bildiğimiz kişilerin bu kadar bağlayıcı
açıklamalar yaptığını şahsen görmedim. Tabii ki, operasyonu, benim gibi
cemaat ile ilişkilendirenlerle her taşın altında cemaat arıyorsunuz.
Herhâlde helikopterleri de cemaatin düşürdüğüne inanıyorsunuz diyenler
oldu. Fakat bu arada operasyonla ilgili haberleri en geniş biçimde
cemaate yakın medya kuruluşlarının verdiğini, hükümet yanlısı (ve
denetimindeki) medyanın da olayı olabildiğince örtmeye çalıştığını
gördük.
Tabii bir de medyadaki bazı iliştirilmiş isimlerin, daha
haber duyulur duyulmaz bunu AKP'nin göz boyama operasyonu olarak
göstermeye çalışmaları var. Gerek medyanın farklı kesimlerinin olayı ele
alış şekli, gerekse siyasi iktidar temsilcilerinin operasyondan
rahatsızlıklarının aleni olması, bu analizin manipülasyon olduğunu
kanıtlıyor.
Hükümetin kırılganlığı
Peki bundan
sonra ne olur? diye sorulacak olursa, öncelikle cemaatin en iyi
savunma saldırıdır taktiğini benimsemiş olduğunu tekrarlayıp,
polis-adliye ekseninde hükümeti rahatsız edecek yeni hamlelere; bu arada
büyük ölçüde sosyal medya üzerinden yürütülecek kapsamlı bir kampanyaya
tanık olabileceğimizi söyleyelim.
Hükümete gelince; güçlü
delillerle kotarılmış olması ihtimali hayli yüksek bir yolsuzluk
operasyonuna müdahale etmeye çalışması, hele yerel seçimler öncesinde,
kendisini epey olumsuz etkileyecektir. Yerel seçimler sonrasına
ertelendiği söylenirken, polis ve adliyedeki Gülen cemaatine bağlı
isimleri şimdi ayıklamaya kalkışması durumunda da benzer bir durum söz
konusu olacaktır.
Kısacası AKP hükümeti çok kırılgan bir görüntü
veriyor, gafil avlanmışa benziyor. Fakat buna rağmen siyasi iktidardan
çok sert tepkiler gelirse de şaşırmayalım.