G-4SVPJCLT0J ANADOLUHABER

AĞCA GATA SUİKASTİNDEN KURTULDU

AĞCA GATA SUİKASTİNDEN KURTULDU

AĞCA GATA SUİKASTİNDEN KURTULDU

AĞCA GATA SUİKASTİNDEN KURTULDU 

Papa 2. Jean Paul`e suikast düzenleyen ve Milliyet Gazetesi Yazarı Abdi İpekçi`nin katili Mehmet Ali Ağca`yı uzun yıllar savunduktan sonra geçtiğimiz günlerde de avukatlığını bıraktığını açıklayan Mustafa Demirbağ, Ağca`nın 2006 yılında tartışmalara neden olan tahliyesinin ardından gittiği GATA`da İtalyan ajanların suikastından Türk istihbaratı sayesinde kurtulduğunu açıkladı.

Güncel Times dergisinde yeralan röportajında, Ağca`ya düzenlenen suikast girişimini anlatan Avukat Demirbağ, GATA`nın içerisinde ve dışında İtalyan istihbarat elemanlarının `infaz` için konuşlandığını son anda Türk istihbaratından öğrendiklerini söyledi.

"İTALYANLAR GATA`DA ÖLDÜRECEKTİ"

Demirbağ, 12 Ocak 2006`da yaşanan bu olayı şöyle anlatıyor: Ağca ile beraber unutulmaz bir gün yaşadık. Saat tam 09.27`de cezaevi kapısında göründüğünde, yerli ve yabancı onlarca foto muhabiri, kameraman Ağca`yı daha iyi görüntülemeye çalışıyordu. Cezaevinden çıkmadan önce Ağca, "Çırağan Oteli`nde basın toplantısı yapacağım" dedi. Bu isteğinden vazgeçirmek zorunda kaldım. Cezaevinden çıktıktan sonra adeta peşinde bir basın ordusuyla Pendik Devlet Hastanesi`ne geldik. Oradan Gülhane Askeri Tıp Akademesi`ne getiriliş nedeni farklıydı. Cezaevinden çıktığı gün Pendik Askerlik Şube Başkanlığı`na başvurmuş, aynı gün, Tuzla Piyade Okul Komutanlığı Revir Baştabipliğine götürülmüştü. Askerler, hastane içinde Ağca`nın güvenliğini sağlamaya çalışırken, içeriye giren polisler de Ağca`yı oradan alıp götürmek istiyordu. Ağca ne yapacağını şaşırmıştı. Polisler bana, "Ağca`nın öldürüleceğine ilişkin duyumlar var. İki İtalyan`ın hastane içine girdiğini, Ağca`yı vurmakla görevlendirildiğini öğrendik" diyor ve Ağca`yı hemen uzaklaştırmak istediklerini söylüyorlardı. Hatta Ağca içeride öldürülmezse bile dışarıda nasıl öldürüleceğini de söylüyorlardı. Arabalarla dışarı çıkarken, o kargaşada Ağca otomobil içinde ya öldürülecek ya da kaçırılacaktı. Neyse ki alınan olağanüstü tedbirler ve koruma duvarı bu olasılıkların yaşanmasına engel oldu?

"AĞCA`YI EVİMDE SAKLADIM"

Ağca`nın 2006 yılındaki ilk tahliyesinden sonra yaşanları da anlatan Demirbağ, "Ağca`nın 8 günlük kısa özgürlüğünün ilk üç günü askeriye ve GATA arasında geçti. Hatta biz GATA`dayken, CHP lideri Deniz Baykal bile `Ağca ve avukatı yurtdışında` diye açıklama yaptı. Biz bu açıklamayı Haydarpaşa GATA`da televizyondan duyduk. İlk 3 gün benim evimdeydi. O dönemde gazeteciler, televizyoncular, herkes ulaşmaya çalışıyor, `yurtdışına kaçıralım` gibi işgüzar tekliflerde bulunanlar bile oldu. Sonra benim ev bir şekilde tespit edilince, bir arkadaşımdan rica ettim ve onun evine götürdük. Burada da 5 gün kaldı ve sonra yeniden tutuklandı. Bu evde de ben, Ağca ve kardeşi Adnan Ağca vardı. Yargıtay`ın `yanlış tahliye edilmiştir` kararını da bu evdeki televizyondan duyduk" dedi.

"AĞCA`YA AMBARGOYU TRT İLE KIRDIM"

"Ağca`nın bu saatten sonra avukata ihtiyacı yok" diyerek avukatlığını bırakan Avukat Mustafa Demirbağ, Ağca`nın avukatı olmanın zorluğuna dikkati çekerek, "Ağca 30 senedir feryat etti "İpekçiyi ben vurmadım" diye ama sanırım benden başka kimseyi inandıramadı. Kendisiyle avukat-müvekkil ilişkimizi yasal çerçevede yürüttük. Mehmet Ali Ağca`nın avukatı olmak zordu tabi. Çünkü Sayın Ağca`nın kendisi zor bir adam ve herkeste Mehmet Ali Ağca`ya rahmet okumuyor. Sayın Ağca`nın avukatlık işi kalmadı. Yoruldum. Artık o özgür birisi. Bundan sonra Allah işini rast getirsin. En son yaptığım Ağca`ya konulan ambargoyu kırmaktı. O`nu da TRT`de yayınlanan çok önemli bir programa "Kozmik Oda" adlı programa çıkmasını sağlayarak yaptığımı sanıyorum" diye konuştu. 



Anahtar Kelimeler: 0