G-4SVPJCLT0J
Ülkemizde AVM´lerle birlikte bir tüketim toplumu oluşmaya başladı. Oluşan bu toplumun nitelikleri, olumlu ve olumsuz yönleriyle ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Kişisel Gelişim ve Sosyal İletişim Uzmanı Fatih Akbaba, çarpıcı bilgiler verdi. Akbaba, AVM´lerin bizleri tutumlu bir toplumken tüketim toplumu haline dönüştürdüğünü, medenileşmenin önünde bir engel olduğunu söyledi. Akbaba, AVM´lerde dostluk satılmıyor ama dostluklar AVM´lerde satılıyor yaparken sorularımıza samimi cevaplar verdi.
AVM´LER BİZİ DÖNÜŞTÜRDÜ
AVM´lerin hayatımıza girmesiyle bir AVM toplumu oluştu. Bu toplumun genel özelliklerini değerlendirecek olursak neler söylersiniz?
Bunların hepsinin altında yatan bir satış kültürü, yani endüstri kültürü vardır. Endüstri toplumlardan tüketim yapmalarını ister dolayısıyla toplumları dönüştürür, tüketim toplumu haline getirir. AVM´ler ile birlikte tutumlu bir toplumken tüketim toplumu haline dönüştük.
Tutumlu toplumdan ne anlamız gerekir?
Tutumlu toplum ne demek? Eskiden ev ihtiyaçlarımızı bakkallardan borçlanarak alırdık ve aybaşında maaşımızı aldığımızda bu borçlarımızı öder ve harcamalarımızı ihtiyacımıza göre yapardık. Bütün bunları yaparken çocuklarımız yaşananları görür ve o da ona göre yaşamayı öğrenirdi. Bu ortamda çocuklar benim de aileme bir katkım olsun demeyi öğreniyordu. Bunun için çocuğa hususi bir şey anlatmaya gerek yoktu. Buna rağmen aile içerisinde güzel bir iletişim vardı. Çocuklara tutumlu ol diye bir tembihte bulunmazdık çünkü çocuklar hayatın bizzat içerisinde tutumlu olmayı görerek öğreniyorlardı. Bunu oluşan AVM toplumlarında göremezsiniz.
Tutumlu bir toplumken tüketim toplumuna nasıl dönüştük?
Günümüzde çocukları aile içi maddi sıkıntılardan uzak tutuyoruz, bir paratoner gibi sıkıntıları üzerimize çekiyor, çocuklarımıza hayatın hep güzel yanlarını gösteriyoruz. Böylece onlarda bu sıkıntıları görmediği için tutumlu olmayı öğrenemiyorlar. Çocuklar özellikle AVM´lerde tanıştıkları yeni hayatın, sorunsuz hayatın içerisinde ekmeğin, suyun nereden geldiğini sormadan, öğrenmeden kendi çizgisinde hayatına devam ediyor. Bu durum bir müddet sonra çocuklarda istemek üzerine alışkanlık haline geliyor. İstediğini alamayınca da çocuk kavga eden, problem çıkaran ortalığı yıkan çocuğa dönüşüyor. Dolayısıyla AVM´lerde oluşan bu tüketim anlayışla birlikte problemli bir toplum meydana geliyor. Tüketim toplumu olurken kültürel anlamda da seviyemizi koruyamadık.
TÜKETMENİN DE BİR ADABI VARDI
Nasıl yani? Bu konuyu biraz açar mısınız?
AVM´lerde oluşan bu tüketim kültürüyle kendimize ait değerleri kaybettik. Tüketmenin de bir adabı olduğunu unuttuk. Mesela dinimiz bize emrediyor; ?israf haramdır´ diye? Ama maalesef biz bu kavramları bir tarafa bıraktık. Özellikle AVM´lerde insanlar bu adaptan bihaber davranıyorlar. İhtiyaçları olmadığı halde yeni şeyler alıyorlar. Özellikle kredi kartıyla kendi bütçelerini üzerinde harcamalar yapıyorlar. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak eskiden bayramlık bir elbise aldığımızda onun bir anlamı olurdu. Şimdi ise bayramda aldığımız elbisenin hiçbir anlamı kalmadı. Çocuklarda bayram öncesi mağazaya götürüp aldığımız bir elbisenin onun bayram için alındığı şuuru yok. Çocukta oluşan, ?ihtiyacım olsun olmasın babam bana haftada bir elbise alıyor, almak zorunda zaten´ gibi düşünce ve alışkanlıklar bu şuuru yok ediyor. Bizim kültürümüze ait değerleri böylelikle kaybediyoruz. Babasının bir maaşı değerinde telefon kullanan biri tüketim toplumunun bir ürünüdür. Bu insanlara toplumun yüklediği bir misyon değil aksine televizyonlar ve AVM´lerde vurgulanan satış ve tüketim kültürünün mecbur bıraktığı bir durumdur. Dolayısıyla ihtiyacı olsun, olmasın herkesin elinde en iyi telefonlar var bu yüzden markalı telefonları en çok tüketen ülkeler arasındayız?
AVM´LER ERKEKLERİ TEŞVİK EDİYOR
AVM´ler insanlarda tüketim alışkanlığı oluşturuyor diyebilir miyiz?
AVM´lerin bizlere yüklediği en önemli şeylerden birisi bizi kendi kabuğumuzdan çıkartıp yeni bir resme bürümek. AVM´ler alışveriş yapmanın dışında alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Örneğin giyinme alışkanlıklarımızı değiştiriyor. İnsanlar, AVM´ye giderken ne giysem endişesi yaşıyorlar ve gardroplarını açıyor bakıyorlar o kadar çok elbiseleri olmasına rağmen mutlu olamıyorlar. Çünkü AVM´lere vakit geçirmek için giden insanlar, rekabet hisleriyle giyiniyorlar bu da insanları bütçelerinin üstünde harcamaya itiyor. Bu harcamalar da insanların huzurunu, mutluluğunu kaçırıyor. Oysa biz eskiden dolabımızda çok bir şey olmamasına rağmen mutluyduk. Çünkü rekabet hissi yoktu elimizde ne varsa onunla yetiniyorduk. Bu satış ve tüketim endüstrisinin en dikkat çeken özelliklerinden birisi de özellikleri erkekleri tüketime ve alışveriş yapmaya itiyor.
Nasıl yani?
Özellikle büyükşehirlerdeki AVM´lerde kadın nüfustan daha çok erkek nüfus göze çarpıyor. AVM´lerle birlikte en çok kadınlar alışveriş yapıyor efsanesinin yerini erkekler daha çok alışveriş yapıyor durumu aldı. Karizmatik, metro seksüel kelimeleriyle erkeklerde satış kültürünü artırdılar. Karizmatik ve şık giyinmek isteyen erkekler de bütçelerinin üzerinde alışveriş yapmaya başladılar. Böylece borç batağına düşen insanlar, huzurlarını yitiriyorlar ve çeşitli problemlerle karşı karşıya kalıyorlar.
İnsanlar özellikle hafta sonları AVM´lere koşuyor bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birincisi insanlar sosyalleşebileceklerini düşünerek AVM´lere gidiyorlar. İkincisi mevsim kış insanların gidebilecekleri pek bir yer olmadığı için oraya gidiyorlar. İnsanlar moda kültürüyle yaşarlar, mutsuz bile olsak saç modelimize kadar çevremizdekilerin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Biz buna uydum kalabalığa anlayışı diyoruz. Uydum kalabalığa anlayışıyla insanlar AVM´lere akın ediyorlar, çünkü AVM´ler insanların para harcamadan dolaşabilecekleri nadir yerlerden biridir.
Bu durum insanları nasıl etkiliyor? Mutlu oluyorlar mı?
İnsanların para harcamadan, gördükleri beğendikleri bir şeyi alamadan gezdikleri yerde nasıl mutlu olabilirler ki? Burada sadece yürüyerek enerji harcıyorlar. Bu tatile giderken mutlu ama dönüşte kavga eden çiftlere benziyor. AVM´ye giderken mutlu gidiyoruz ama dönerken huzurumuz, mutluluğumuz kaçıyor. Gerçekten parası olanlar da zaten AVM´lere gitmiyorlar. Onların ihtiyaçlarını giderebilecekleri belli başlı yerleri var ve oralardan ihtiyaçlarını gideriyorlar. AVM´ler ekonomik durumu orta seviye ve alt seviyelerde bulunan insanlar için vardır. Gerçek gelir sahipleri zaten vakit geçirmek için AVM´ye gitmezler, onların ki AVM´yi ziyaret değil ihtiyaçlarını temin içindir. Çocuklarda oraya oyun için gidiyor çocukların AVM´ler dışında oyun oynayabilecekleri yer olsa oraya gitmezler.
İnsanlar sosyalleşmek için AVM´ye gittiklerini söylüyorlar. Bu ne kadar doğru?
AVM´lere giden insanlardaki sirkülasyon fazla olduğu için sosyalleşme yerini rekabetleşme alıyor. İnsanlar sosyalleşme niyetiyle AVM´ye gidiyorlar ama bu öyle olmuyor. AVM´ler kalabalık ve gürültülü yerler olduğu için buralarda sağlıklı muhabbet etmek ve farklı insanlarla sağlıklı iletişim kurmak mümkün değil? Bu yüzden burada sosyalleşmeden bahsedilemez. AVM´ler medenileşmeyi engelliyor. Sadece paranın, menfaatin döndüğü bir yerde medeniyetten bahsetmek mümkün değil. Medenileşmek için münasebete ihtiyaç var. Nasıl ki mahalle fırınında ekmek çıkana kadar ikram edilen çayla birlikte samimi muhabbetler kuruluyor, bu samimiyeti AVM´lerde bulamazsınız. Evdeki beş kişi AVM´ye gidiyor, döndüklerinde yine beş kişi dönüyorlar. Kimseyle iletişime geçilmemiş, muhabbet edilmemiş burada sosyalleşmeden, medenileşmeden bahsedilemez. Bizler mahalle kültüründe yetişirken medenileşiyorduk. Çünkü insanlarla devamlı muhabbet içerisinde hayatı yaşayarak öğreniyorduk. Oluşan samimi ortamlarda çocuklar saygıyı, sevgiyi yaşayarak öğreniyorlardı. Bu ortamları AVM´lerde bulmak çok zor? AVM´ye giden medeni çocuklar orada karşılaştıkları olumsuz tablolar karşısında kendi olumlu davranışlarını da kaybedebilirler. Çünkü oralar bahsettiklerimizin dışında kötü örneklerle dolu? Son olarak şununla bitirelim; AVM´lerde dostluk satılıyor mu? Hayır ama dostluklar AVM´lerde satılıyor.
Haber Vaktim Gazetesi