Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Cihangir
Yurdoğlu, bir dokunun kontrolsüz şekilde çoğalarak büyümesi ve kitle
oluşturmasının "tümör" olarak isimlendirildiğini ve vücutta kemik dahil
birçok dokuda görülebildiğini söyledi.
Her tümörün kanser olmadığını, iyi huylu tümörlerin ilk başladığı
bölgeden başka yere yayılmadığını belirten Yurdoğlu, bunların tedavi
edilmelerine rağmen bazen nüksedebilme ihtimali bulunduğunu, ancak bunun
kötü anlamına gelmediğini ifade etti. Yurdoğlu, "habis" denilen
tümörlerin ise kötü huylu olduğunu ve kanser özelliği taşıdığını
anlatarak, bunun başka organlara yayılabilme kabiliyeti bulunduğunu ve
genel olarak hayati risk taşıdığını bildirdi.
Metastaz durumunda ise akciğer, meme gibi başka organlarda ortaya çıkan
kanserlerin kemiğe sıçrayan tiplerinin de mevcut olduğunu dile getiren
Yurdoğlu, Türkiye'de bir yıl içinde görülen yeni kötü huylu kemik
tümörlerinin sayısının yaklaşık bin 500 olduğunu söyledi. Yurdoğlu,
"Belki sayı olarak çok yüksek görülmeyebilir, ancak bu hastalıkların
daha çok gençlerde görülmesi ve ölümcül seyretmesi olayın önemini
arttırmaktadır" dedi. İyi huylu kemik tümörlerin çok daha yaygın
olduğunun altını çizen Yurdoğlu, metastazik kemik tümörlerinin ise ileri
yaşlarda ortaya çıktığına ve kanserli hastalar arasında oldukça sık
karşılaşıldığına dikkati çekti.
Yurdoğlu, iyi huylu kemik tümörlerinin en sık 5-20 yaş grubunda görüldüğünü, ancak 2 yaşındaki bir çocukta da tümör ile karşılaşılabildiğini dile getirdi. Bu yaşların, kemiklerin aktif olarak büyüdüğü dönem olduğunu ve normal büyümeyi sağlayan hormonlardan bu tümörlerin de etkilendiğini vurgulayan Yurdoğlu, "Kötü huylu kemik tümörlerini daha çok 10-30 yaş aralığında görüyoruz. Metastaz şeklindeki kemik tümörleri ile 40 yaş üstündeki kişilerde karşılaşıyoruz" diye konuştu.
Yurdoğlu, hastalığın kendini ağrı ile gösterdiğini ve şikayetin
süreklilik kazandığını ve zamanla artabildiğini anlatarak, şunları
kaydetti:
"Ağrı, çocuğu uykudan uyandırabilir. Bazen tümör bölgesinde şişlik ele
gelir. Kemik tümörlerinin özelliklerinden bir diğeri de kemiği eriterek
kemiğin gücünü zayıflatmasıdır. Daha önce fark edilmeyen bir tümör,
kemikte bir kırığa neden olarak karşımıza çıkabilir. Bazen da hiçbir
bulgu yoktur ve tesadüfen başka bir amaçla çekilen röntgen filminde tanı
konulur."
Tanı için röntgen, MR, bilgisayarlı tomografi gibi çeşitli radyolojik
tetkikler yapıldığını belirten Yurdoğlu, şüpheli durumlarda alınan küçük
doku örneklerinin patolojik incelemesinin yapıldığını ifade etti.
Tanıda gecikme ve uygun olmayan tedavinin geri dönüşü olmayan sonuçlara
neden olabileceğinin altını çizen Yurdoğlu, tedavinin tümörün yapısına
ve evresine göre değiştiğini söyledi. Yurdoğlu, "İyi huylu tümörlerin
ağrıya yol açması, kemiği zayıflatıp kırığa neden olması ve büyüme
eğilimi göstermesi halinde çevre dokulara zarar verdiğinde ameliyat
edilir. Bazı tip tümörlerde hiç müdahale edilmeden sadece takip etmek
yeterli olabilir. Kötü huylu tümörlerde ise daha büyük ameliyatlar ile
tümörün tipine göre radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir" diye
konuştu.
Yurdoğlu, anne ve babaların çocuklarının kemik ağrısı şikayeti
karşısında duyarlı olması ve vakit kaybetmeden hekime başvurulması
gerektiği uyarısında bulundu.