"GÜN GELDİ DEVLETİN HAZİNESİ ERMENİ VATANDAŞLARA TESLİM OLDU"
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü ve Türk –Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından organize edilen “Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri ve Büyük Güçler Sempozyumu başladı.
Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan A.Ü Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, 26 Temmuz 2000 yılında kurulan Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi’nin Türkiye’nin konuyla ilgili kurulan ilk bilimsel kuruluşu olduğunu ve bugüne kadar pek çok yayın ve kazı gerçekleştirdiğini söyledi.
Kürkçüoğlu, 1914-1919 yılları arasında sadece Erzurum il genelinde Taşnak Ermeni çetelerinin 50 binden fazla Müslüman Türk’ü öldürdüklerini, fakat dünyanın, Ermeni konusundaki tarihi gerçekleri tek taraflı görmekte ısrar ettiklerini ve bu gerçekleri görmezlikten geldiklerini belirterek, sempozyuma yerli yabancı 81 bilim adamının katıldığını ve konuyla ilgili bildiri sunacaklarını söyledi.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Uğur Ünal, Anadolu’nun her şehrinde, kasabasında ve köyünde Ermenilerin Türklerin merhamet ve şefkat kanatları altında uzun asırlar boyunca ömür sürdüklerini hatırlatarak, “Ermeniler, Osmanlı Devletinde ticari, siyasi ve mimari gibi pek çok alanda hizmet yaptılar. Gün geldi dışişleri bakanı oldular, gün geldi devletin hazinesi Ermeni vatandaşlarımıza teslim edildi” dedi.
Bu durumun Avrupa’da bir örneğinin bugün bile bulunmadığının altını çizen Ünal, Osmanlı üzerine hesapları olan büyük güçlerin ektiği nifak tohumlarının Ermeni sorununu ortaya çıkardığını ve bugünde aynı çevrelerin oyunu sürdürdüğünü anlattı.
“Soykırım iftiradır, neye dayanarak soykırım yapıldı deniliyor?” diye soran Ünal, “Biz arşivlerimizi açtık, belgelerimizi tüm dünya ile paylaşıyoruz. Ermenilere soykırım yapıldı diyenler bunun belgesini de ortaya koymalıdırlar” diye konuştu.
Uğur Ünal, bugüne kadar 200 bin belgenin tasnifinin yapıldığını ve tüm araştırmacıların istifadesine sunulduğunu hatırlatarak, “1915 olaylarıyla ilgili 2 bin 500 belgeyi de internetten yayınlıyoruz. Ücretsiz olarak herkes bu evraklara ulaşabilir. 90’ı aşkın ülkenin araştırmacısı şu ana kadar bu belgelerden istifade ettiler. Bizi soykırımla suçlayan ülkeler ise konuyla ilgili arşivlerini ısrarcı çağrılarımıza rağmen hâlâ açmış değiller” şeklinde konuştu.
Anadolu’dan Rus ve Ermeni saldırıları sonucu 1 milyon insanın muhacir olduğunu ve bunların yarısının yollarda, kaldıkları yerlerdeki ağır yaşam koşulları sonucu hayatlarını kaybettiklerini, bu insanların haklarını ve hukuklarını kimsenin dile getirmediğini anlatan Ünal, akademisyenlerin bu konuda çalışma yapması gerektiğini vurguladı.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ise, konuşmasında, günümüzde, soykırım iddialarının gölgesinde kalan Türk-Ermeni ilişkilerinin, yetkin bilim adamlarının katılımıyla gerçekleştirilecek sempozyumla biraz daha aydınlanacağını söyledi.
Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin bugüne kadar olduğu gibi, Türkiye’nin çözüm bekleyen meselelerine uzmanların, bilim adamlarının önderliğinde bilimsel çözümler üretmeye ve bu çözümleri yetkililerin dikkatlerini sunmaya devam edeceğini de ifade etti.
Ermeni lobisinin ve yandaşı uluslararası güçlerin, uzun yıllardır sürdürdükleri düşmanlığın son iki yılda tüm dünyada artma eğilimi gösterdiğini anımsatan Rektör Koçak, şunları kaydetti:
“Bugün, dünyanın birçok yerinde, Ermenilerin, zulüm ve soykırıma uğramış, çeşitli haksızlıklarla karşılaşmış bir topluluk olarak gösterilmesi için yapılan propaganda ve eylemlere dost görünen ülkelerin parlamentolarında alınan dostluğa yakışmayan kararlara, Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle Ermeni tazyikine uğramış sayısız toplu mezarın yer aldığı Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nce düzenlenen sempozyumda bilimsel cevaplar verilecek olması çok önemli ve anlamlıdır.” Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Reha Keskintepe ise konuşmasında, 18. yüzyıldan itibaren savaşların Osmanlı topraklarını özellikle Anadolu topraklarını ve Doğu Anadolu Bölgesini kasıp kavurduğunu hatırlattı. Keskintepe, Doğu Anadolu’nun stratejik kilidi konumundaki Erzurum’un ise bu saldırılardan büyük zarar gördüğünü ifade etti.
“Milliyetçilik akımına kapılan Ermenilerin” büyük felaketlere imza attıklarını anlatan Keskintepe, şunları kaydetti: “Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti, Güney Kafkasya’da kalıcı barış, güven ve işbirliği istiyor, bunu tesis edebilmek için uğraşıyor. Barış, istikrar, bölgedeki her ülkeye canlılık ve refah getirecektir. Bu bölgeler cazibe merkezi özelliği kazanacaktır. Bakü-Tiflis-Erzurum Petrol Boru hattı bu amaca hizmet etmektedir. Ermeniler, Kafkasya’da sürdürülebilir barışın tesisinde engel olmaya devam ediyorlar. Kendi yorumlarını tartışmasız saymaları, Azerbaycan’a yönelik tutumları barışın önündeki en büyük engeldir.” Son konuşmacı Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ahmet Küçükler ise, Ermeni çetelerinin vahşi tahribine sahne olmuş ve elli bini aşkın masum insanının hayatına kıyılmış bir şehirde uluslararası Türk-Ermeni ilişkileri sempozyumunun yapılmasından duydukları mutluluğu dile getirdi.
Müslümanlık inancı gereği, Türk milletinin, soykırım yapamayacağını, tarihte bunun örneği bulunmadığını hatırlatan Küçükler, şunları kaydetti: “Ermenileri felakete sürükleyen onları bin yıl boyunca bir kardeş gibi koruyan Türkler olmamıştır, onları amaçları için kullananlar ise büyük güçler olmuştur. Yaşanmamış olayları yaşanmış gibi göstererek, hakikatle yüzleşmekten sürekli kaçarak, kimsenin bir yere varması mümkün değildir. Bizim istediğimiz ilelebet sürecek bir düşmanlık değildir, biz, bölgemizde kalıcı barışın tesisini ve kardeşlik hukukunun tekrar geçerli olmasını istiyoruz.”
4 Mayıs’a kadar devam edecek sempozyumda yerli yabancı 81 bir bilim adamı konuyla ilgili bildiriler sunacak.