Tarih: 21.05.2014 07:39

HAKLILIĞIN HAKSIZLIĞA DÖNÜŞMESİ

Facebook Twitter Linked-in

Anayasamızın başlangıcının onuncu paragrafında; Her Türk vatandaşının Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu….” belirtilmesine rağmen, günümüzde sosyal devlet anlayışı göz ardı edilmektedir.
Bir kesim insanlar mutlu yaşamlarını sürdürürken, bir kesim insanlar ise çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Mutlu olan insanların kibirli ve vakarlı davranışlarını çıkarları doğrultusunda devam ettirmeleri için, devamlı üst katçı olurlar. Yani hangi siyasi parti iktidarda ise hemen ona yakın ve yandaş olurlar. Makamları menfaatleri doğrultusunda kullanmayı geleneksel hale getirirler.
Mutsuz insanlar ise sahipsizlik kompleksi içinde şaşkın ve çaresiz bir vaziyette yaşamlarını hayal kırıklığı ile sürdürürler. Bunun en bariz örneği asrın felaketi durumuna gelen, 300 üzerinde iş şehidi olan emekçilerin Soma'da yaşadığı vahşettir.
Günlük bir ekmeği evime nasıl götürebilirim? ,çoluğuma çocuğuma nasıl yedirebilirim diye sağlıksız ortam içerisinde çalışan şehit işçi kardeşlerimizin durumunda görülebiliyor.
Somada tehlikenin geleceği vurgusu TBMM verilen araştırma önergesinin TBMM'de bulunan tüm muhalefet partileri tarafından desteklenmesi, iktidarımı engelliyor diye gündeme alınmaması doğru bir yol değildir. Yapılması gereken, iktidar olarak bu önergenin görüşülmesini sağlamak ve varsa noksanlık daha da etkin halde ele alınıp, muhalefetle beraber çözümlenmesini yapmaktır.
Yanlışların içinde kimler varsa, silsile yoluyla onların üzerine gitmek iktidar ve muhalefetin ana görevi olmalıdır. Bu iş yerinde iki ay içerisinde yapılan denetimin noksansız yapılıp, yapılmadığına, yapıldıysa kimler tarafından denetim raporları hangi gerekçe ile sümen altı yapıldığı, kimler mevcut iş yerini, kendi çıkarları doğrultusunda koruduğu ortaya çıkarılması veya göstermelik kağıt üzerinde ahbap çavuş ilişkisi ile teftişin yapıldığı, gün yüzüne çıkarılmalıdır. Bu gerçek sosyal devlet olgusudur. Yok muhalefet bu önergeyi TBMM getirdi diye işi ciddiye almadan hareket etmek insan hayatını hiçe sayan düzenlemeleri yok saymak yanlışın ta kendisidir.
Bu gibi hassas konularda iktidarın senlik benlik durumu, iç ve dış siyasette kenara bırakılıp, ortak payda da buluşup yanlışların çözülmesi, sosyal devlet anlayışının devamlılık ilkesi olduğu da unutulmamalıdır.
İktidarın bu tip olayları bertaraf etmesine karşı çareyi sokakta arayarak haksızlıklara karşı eylem yönünü seçenlerin de şunu iyi bilmeleri gerekir; Şöyle ki seslerini kamuoyuna duyurma açısından, kanunlar çerçevesinde anayasamızın verdiği yetki içinde eylemlerini yapmaya özen göstermelidirler. Burada dikkat edilmesi gereken husus, haklı yapılan eylemin, haksızlığa dönüştürmesine fırsat verilmemelidir.
Eylemi ortaya koyan sivil toplum örgütünün aralarına sokulan yüzlerini maske ile kamuflaj yapıp çevreye zarar veren provokatörleri aralarına sokmamaya dikkat edip haklı hareketlerini, haksız duruma ve savunma durumuna düşürmemelerine çok dikkat etmelidirler. Yanlışlıkların üzerini örtmek olayları kendi lehlerine çevirme senaryoları günümüzde fazlası ile uygulanıyor. Ve bu yapılan tahribat servis edilen medya kuruluşları vasıtasıyla gündemdeki yerini alarak asıl haksızlığın üzeri örtülerek kamuoyu bu durma endekslenerek yanlışları sürdürenlerin ekmeğine yağ sürülmüş oluyor. Bu tablo insanları karamsarlığa ve çaresizliğe ve alternatifsizliğe itmiş olur.
Yerde tekmede yese, tokatta yese işte bu çaresizlik korkusu o insanı sahipsiz kalma korkusu ile mevcut güce yandaş olmaya iter ve de biat ettirir.
Yeter, artık uyanın ve olayları çözün. Bu tip olayları provoke edenleri ifşa etmesini bilin! Bilin ki, hırsızların, uğursuzların, kalpazanların durumları kamuflaj olmasın…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
4745585657