İL ÖZEL İDARESİ VE BİR YOLSUZLUK HİKAYESİ
İl özel idaresi ve üst düzey yöneticileri her zaman bu şehirde mercek altında olmuştur.
Bu şehirde bir kurumla ilgili hangi özel sohbette;
Kötü yönetim adına, Yolsuzluk adına, Haksızlık adına, Hırsızlık adına,
Talan adına bir örnek verilse İl özel İdaresi üzerinden verilir.
Bu örneği verenlerde, bunu dinleyenlerde hatta bu şehirdeki hemen hemen herkes İl Özel idaresinin
Bir hukuksuzluk, haksızlık, hırsızlık, yolsuzluk müessesesi haline geldiğini bilir ama hiç kimse ses çıkarmaz.
Bilip de susmak ‘haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ kelam-ı kibarı fehvasınca bir insana yakışır bir özellik değildir.
Fakiri çok olan şehirlerde bir nevi ulufe dağıtır gibi çalışan kurumların haksızlık, yolsuzluk, hırsızlık gibi kötü eylemlerini ortaya dökmek, saçmak, açıklamak, hatta ispatlamak oldukça zordur.
Ben zoru severim.
Haksıza çanak tutmak yerine onu en acımasız şekilde eleştirmeyi yeğlerim.
Bu benim tarzım.
Gri tonları sevmem ya beyazımdır ya da siyah, ya severim ya da sevmem.
Ümmeti muhammedin, fakirin fukaranın, garibin gurebanın hakkını yiyen, yediren yenilmesine göz yumanı sevmem sevemem.
Özel idarenin malı deniz mi yemeyen domuz mu tekerlemesine vereceğim cevap bellidir.
LAFIM ORTAYA İLLAKİ ALANA TÜRÜNDEN SORULAR
İl Özel idaresinde üst düzey yöneticiler üzerinden iş yaptıran yandaş kayıran kollatan var mı ?
İl özel idaresi üzerinden şahsına birinci, ikinci, üçüncü derece akrabalarına taahhüt işini alan siyasetçi, parti yöneticisi, üst düzey bürokrat var mı?
Bu şehirde Rüzgâr ne yöne dönerse, rüzgâr ne yönden eserse o yöne dönenler var.
Bu şehirde Döne döne dönek olanlar var.
Döne döne dönek olmak yükselen değer oldu.
Dün desteklediğine bu gün küfür eden, bugün kötü dediğine yarın alkış tutanlara ben dönek bile demiyorum.
Biraz ağır kaçacak ama inanıyorum ki çuk oturacak ‘etek giyin’ be kardeşim.
Dansöz Asena bile sizin kıvırmanız karşısında mesleği bırakır âlim Allah.
Utanmak nasıl bir şey?
Hayâ nedir?
Ya onurlu yaşamak?
Ve yahut dik durmak?
Şeref nedir veya şerefli olmak nasıl bir şey?
Sizin yüzünüzün derisi nasıl bir deri?
Beziryağı yumuşatır mı sizin derinizi?
Bir dilim ekmek için böyle zillete, böyle rezilliğe değer mi be kardeşim?
Bir dilim ekmek için bu eğilme, bükülme, yağcılık, yalakalık değer mi be kardeşim?
Ahlaki değerler nerede?
Ya dinin emirleri?
Vicdan, insaf, akıl, izan, muhakeme, muhasebe nasıl bir şey be kardeşim?
Yüzünüz kızarmaz mı?
Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!
Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!..
Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!..
Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
Yazı yazmam düşünce açıklamazdım son aylarda ama yerel gazetelere düşen bir haber beni bu yazıyı kaleme almaya zorladı.
Hayali okul yapıp İl Özel İdaresinden 1 milyon 300 bin türk lirası tahsil edilen soruşturmada müfettişler kararını vermiş ‘İl Özel İdaresi eski Genel Sekreteri şimdiki Adıyaman Valisi Ramazan Sodan’a zimmet çıkartılmış ve parayı ödemesi için tebligat yapılmış’.
Yapılan incelemede düzenlenen evraklarda yalnızca Ramazan Sodan’ın imzası varmış.
Peki, Ramazan Bey evrakı imzalamış onu anladık da ramazan beyle birlikte üst düzey görev yapıp Paranın ödenmesine ses çıkarmayanlar ne olacak.
O dönem görev yapan ve bugün yine üst düzey göreve devam edenler ne olacak.
Bu kargaların dahi güleceği karara ben de gülüyorum.