Âlemi İslam'a baktığınız zaman ümmet parçalara ayrılmış içlerinde tefrikalar çıkartılarak ve fırkalara bölünmüştür.
Zalimlerin zulmü mazlumları inim inim inletmektedir.
İslam Coğrafyasında zulüm zehirli diken olmuş mazlumlara batmak bir yana ciğerlerine saplanmaktadır.
Sabah olmuyor ki Müslüman ölmesin.
Gece kararmıyor ki Müslüman ocaklara ateş düşmesin.
Ne gündüzü, nede geceyi bekliyor zulüm.
Zulüm fersah, fersah Müslümanların başına yağmur misali yağmaktadır.
Suriye'de, Tunus'ta, Gazze'de, Mısır da kan, gözyaşı, şiddet ve ölüm kundakta günahsız bebeleri uykuda yakalıyor.
Günlük hayatını kaybeden Müslüman sayısı belli değildir.
Zulmü tek tek yazmaya gerek yoktur.
Zulmün biride binide birdir.
Özet olarak dünyanın neresinde bir İslam Coğrafyası, nerede Kelime-i Şehadet getiren bir ümmet var ise orada zulüm, gözyaşı ve katliam vardır.
Zaman öyle bir zamanki Müslüman din kardeşini katlederken Allahuekber diyerek tekbir getiriyor.
Eğer bir an önce ümmet yeni bir cihat şuuruna kavuşmaz ise bu zulüm bir yıl değil, yüzyıllar boyu devam edecektir.
Zulüm altında inleyen İslam diyarlarının ve ümmetin ümidi olmuş ülkemiz son günlerde İslam diyarlarında zulüm eden zalimlerin hedefi haline gelmiştir.
Âlemi İslam da rehberliğin kaybolduğu bulanıklaştığı şu zamanda onların tek ümidi tek önderi ve tek rehberi olan ülkemizi kana ve gözyaşına boğmak isteyenlere millet olarak fırsat vermemeliyiz.
Bizleri izzetten zillete sürüklemeye çalışanlarla beraber olan sözde Müslüman, sözde vatansever, sözde millet sevenlere karşı uyanık olmalıyız.
Biz izzetli ve zilleti hiçbir zaman kabul etmemiş ecdadın torunları olarak dün olduğu gibi, bu günde ülkemizde ameliyat yapıp halkın iradesine ipotek koymak isteyenlere fırsat vermemeliyiz.
Bu gün her doğrunun, her güzelin, her işin, her iyinin ve dinimizce maruf kabul edilen her faaliyetin, her icraatın yanında yer almak hakikatlerin, İslami emirlerin ve nehiylerin safında ve içinde bulunmak gerçeğin kendisidir.
Bu hakikatlerden ve gerçeklerden uzak olanlara ülkede çeşitli oyunlarla bozgunculuğa tefrikaya yol açanlara karşı dik durmalıyız.
Bizler zillete düşmemek izzetli yaşamaya devam etmek için gerekirse boynumuzu ipe verecek kadar şerefle onurla ve gururla hakkın ve haklının yanında olmaya zalimin, kâfirin, hainin karşısında dik durmalıyız.
Müslüman gibi gözükerek konuşmalarında İslam'a ve Ümmete yardım ediyoruz diyerek Müslümanların saf ve temiz duygularını izzetten illete düşürmeye çalışanlara fırsat vermemeliyiz.
Müslüman çağdaş,
Müslüman ılımlı,
Müslüman sol,
Müslüman sağ,
Müslüman antikapitalist,
Gibi kelime ve cümleler ile bu milletin içine sızanlara itibar etmeyiniz.
Müslümanın ne sağı, ne solu, ne ılımlısı, ne sıcağı nede soğuğu olmaz.
Müslüman haksızlıklar karşısında elif gibi dik.
Hakkın karşısında vav gibi olandır.
O yüzden Müslüman olarak bizlere yakışan sadece ve sadece izzetli olmaktır.
Hiçbir zaman izzet içinde zillet,Zillet içinde izzet yer almaz.
Unutmayınız; Allah ve Resulünün yolunda olmayan hiçbir yol İslam'la bağdaşmaz.
İslam dini kıldan ince, Kılıçtan keskindir.
İslam'ın sıcağı, soğuğu olmaz.
Ülkemizde son günlerde oynanmak isteyen oyun bu aziz vatanı ve bu necip milleti zillete düşürmekten başka bir oyun değildir.
Bu oyunun sahipleri;
Adnan Menderes'i asanlar,
Turgut Özal'ı yok edenler,
Erbakan Hocamızı hükümetten uzaklaştıranlar,
30 yıldır Kürdü Türk'e, Türkü Kürde düşman edenler,
Daha birkaç ay önce iki ağaç bahane, vatana ihanet şahanedir diyenlerden başkası değildirler.
Sonuç olarak bu günkü oyun ümmetin son umudu ve göz bebeği Türkiye'mizi zillete düşürmektir.
Sonuç olarak şunu açıkça belirtmeliyim ki yolsuzluk ve beytülmalı çalma adeta hücrelere bulaşmış virüstür.
İhanet var ise bedeli, cezası hukuk içerisinde verilmelidir.
Ama yolsuzluk bahane edilerek Müslümanları da oyunlarında piyon olarak kullanan münafık ve riyakârların oyununa gelmemeliyiz.
Unutmayın; İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.(Albert EİNSTEİN)
Gün inancına, iradesine, vatanına, milletine, dinine, geleceğine ve ümmeti Muhammed'e sahip çıkma günüdür.