Ünlü iş adamı Sedat Peker, 3-4 sene cezaevinde yattıktan sonra cezaevinde tek değişikliğin duvarda asılan takvim yapraklarının sayısında olduğunu da ifade ettiği sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda meslekten ihraç edilen savcı Zekeriya Öz´ü bir kez daha sert sözlerle eleştirdi.
Savcı Öz´ün haksız yere günahına girdiği insanlara ettiğin zulümlerin karşılığını mutlaka göreceğine inandığını ifade ettiği paylaşımında başta Zekeriya Öz olmak üzere, tüm paralel yapıyı, Yüce Allah´ın adaletine havale ettiğini kaydederek, ?Kanuni hakkım olduğu halde özel uygulamaya giderek beni annemin cenazesine göndermediniz. Sırf bunun için bile Mahkeme-i Kübra da seninle mutlaka hesaplaşacağız. ? dedi.
İşte Peker´in Cuma günü yaptığı o paylaşım:
Kıymetli Dostlarım,
Cumanızı kutluyor, bu mübarek günün kalbinizden geçen tüm güzellikleri size getirmesini YÜCE ALLAH´tan diliyorum.
Bu Ramazan özgür olarak geçirdiğim ikinci Ramazanım. İlk Ramazanımı, on senelik cezaevi sürecinden yeni çıktığım için henüz anlayamamıştım.
Şükürler olsun aile fertlerimle açtığım ilk iftarımda dahi, cezaevi anılarım tekrardan gözümün önüne geldi. Cezaevi idaresi karavanada çıkan iftar yemeğini akşam üzeri koğuşa bıraktıkları zaman, o menüyü kantinde satılan ton balığı, peynir, zeytin, bal vb. yiyeceklerle zenginleştirmeye çalışırdım.
3-4 sene cezaevinde yattıktan sonraki günlerde bir şey dikkatimi çekmişti. Odadaki tek değişen şeyin kullandığım Diyanet İşleri Başkanlığı´nın yapraklı maruf takviminin yapraklarındaki sayı olduğuydu. Geri kalan yaşantı olduğu gibi devam etmekteydi.
Sosyal medya da bazılarının yazdığı tweetlerde bazen şöyle bir şey görüyorum; konuşmalarımdaki bazı anlık yavaşlamalarla kendilerince dalga geçiyorlar(Tabii ki onlar 10 metrekarelik bir oda da yaşamın tüm renklerinden uzak kalmanın ne olduğunu bilmemekteler.).
Cezaevinde tek değişikliğin duvarda asılan takvim yapraklarının sayısında olduğu, yaşamın adeta yavaşlatılmış, dondurulmuş 10 senesini şahsım yaşarken kendince benim konuşmamın içindeki bazı duraksamaları eleştirenler, ailesinin, sevdiklerinin yanında özgürce, yaşamın tüm renklerinin içindeydiler.
Ancak bu arkadaşlarımız hiç merak etmesinler. Beni tanıyan dostlarım çok iyi bilirler ki ben her şeyi çok kısa süre de öğrenir ve eksik olanları da çok kısa sürede toparlarım. Eğer konuşmalarımda normalin ötesinde bazen duraksama hali oluşuyorsa onu da en güzel şekilde toparlayacağımdan şüpheleri olmasın.
İftar sofrasında Ergenekon davasında yargılanırken yapılan haksızlıklardan dolayı, cezaevinde vefat eden dostlar, gözümün önüne geldi. Tabi ki onların ruhu için dua ettim. Daha sonrasında ise bütün hepsinin kanına girmiş olan başta Zekeriya Öz olmak üzere, tüm paralel yapıyı, Yüce ALLAH´ın adaletine havale ettim. Çocukları babalarından, kadınları kocalarından ayırdılar. Yaptıkları uygulamalarla insanları öldürürken bu ölümlerden adeta zevk alırcasına tavır takınmalarıyla da aslında insanlığıda öldürdüler.
Gözaltına aldırdığı insanlara daha önce (rüşvet amacıyla) gittiği tatilin faturalarını ödettiği, menfaat temin ettiği tespit edilen ve bu sebeple meslekten ihraç edilen Zekeriya Öz, şunu asla unutma; hiç kimse yaptığı zulmün aynısını çekmeden ölmezmiş. Ben inanıyorum ki haksız yere günahına girdiğin insanlara ettiğin zulümlerin karşılığını mutlaka alacaksın.
Kanuni hakkım olduğu halde özel uygulamaya giderek beni annemin cenazesine göndermediniz. Sırf bunun için bile Mahkeme-i Kübra da seninle mutlaka hesaplaşacağız.
Kıymetli Dostlarım, cezaevinden bedenen çıkmış olsak bile gördüğünüz üzere orada yaşadığımız haksızlıkların beynimizden çıkabilmesi galiba uzunca bir süre pek mümkün görünmüyor.
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
SEDAT PEKER